Ana içeriğe atla

''Acaip-i Seb'a-i Alem'' - Dünyanın 7 Harikası



🏛Çağlar boyunca insanlar en beğendikleri doğal güzelliklerin ve insan yapımı eserlerin listesini oluşturmuş. Bunlardan bilinen en eskisi Antik Çağ’da oluşturulan 7 maddelik liste. Hepimizin az çok fikir sahibi olduğu, "Say!" dediklerinde saydığımız, ara sıra karıştırdığımız😁 Dünyanın 7 harikası olarak bilinen listedeki bu görkemli eserlerin çoğu, zamanın yıkıcılığına karşı koyamamış malesef. Neyse ki antik dönem tarihçilerinin kayıtları ve günümüz görsel teknolojileri yardımıyla onları tekrar gözümüzde canlandırabilme imkanına sahip olabiliyoruz.🙏

🏛Ünlü tarihçi Heredot, MÖ 5. yy’de “Dünyanın 7 Harikası” tanımını kullandığında işin bu kadar büyüyeceğini tahmin ediyor muydu, bilinmez… Sidonlu Antipatros tarafından kayıtlara geçirilen Dünyanın 7 Harikası ya da eski adı ile “Acaib-i Seb’a-i Alem”, insanlığın istediğinde her şeyi yapabildiğini kanıtlıyor. 

🏛Uygarlığın  beşiğinde, günümüzden binlerce yıl önce yapılan bu yedi etkileyici yapıt, sanatın, mimarinin, mühendisliğin ve insan azminin ortaya koyduğu eşsiz ve muteşem anıtlar.Ve bizler, bu topraklarda yaşayanlar öylesine şanslıyız ki bu 7 harikanın ikisi bizim güzel vatanımızda; Anadolumuz'da yer almakta.🙏
Hadi gelin onlara yakından bir göz atalım.🏛

🏛Halikarnas Mozolesi - Bodrum
M.Ö. 355 yılında Karya Satrapı Mausolos; ebedi istirahatgahı olarak bir anıt mezar inşa ettirmeye başlamış ancak erken ölümünden sonra kız kardeşi ve aynı zamanda eşi olan Kraliçe Artemisia tarafından M.Ö.353  tamamlanabilmiş anıt mezar. Ve o güne kadar yapılan en ihtişamlı mezar olduğu için o günden bu yana anıtsal mezarlar kendisinin adı ile anılmaya ve bu tip mezar yapılarına Mozole denilmeye başlanmış.
Antik yazarların anlattıklarına göre Mausoleion, dört bölümden oluşmaktaymış. En altta yüksek bir kaide; onun üzerinde uzun kenarlarında on bir, kısa kenarlarında dokuz olmak üzere 36 İon sütunlu tapınak şeklinde bir bölüm; onun da üzerinde 24 basamaklı piramit şekilli bir çatı ve en tepede dört atın çektiği araba içinde Mausolos ve Artemisia’nın heykelleri yer almaktaymış.
Anıtın yüksekliği ise yaklaşık 55 metreymiş.Yani 20 katlı bir apartmanın yüksekliği kadar.😳
Yapının mimarları Pytheos ve Satyros isimli mimarlarmış. Döneminin en önemli dört heykeltraşı bu yapıda çalışmış. Doğuda Skopas, batıda Leokhares, kuzeyde Bryaksis, güneyde ise Timotheos adlı heykeltıraşlar
Halikarnassos Mozolesi’nden günümüze ne yazık ki pek fazla bir şey ulaşmamış. Anıtın  M.S. 12. yüzyılda hala ayakta olduğunu biliyoruz. Bu da anıtın yaklaşık 1500 yıl ayakta kaldığını göstermekte. Bu tarihten sonra anıtın bir deprem sonucu yıkıldığı sanılmakta olup 1402’de Saint Jean şövalyeleri Bodrum’a geldiklerinde anıtı yıkık olarak görmüşler ve anıtı taş ocağı olarak kullanmışlar; hemen tüm taşlarını sökerek Bodrum Kalesi’ni yapmışlar.
Şövalyeler ayrıca, duvarların inşası için gerekli harcın yapımında kullanmak üzere yapıyı süsleyen heykelleri parçalayıp yakarak kireç elde etmişler.  
19. yüzyılın ortalarında ise İngilizler, Charles T. Newton başkanlığında yaptıkları kazı çalışmaları sırasında buldukları kabartmaları, Mausolos ve Artemisia heykellerini; dört atlı arabanın parçalarını ve Bodrum Kalesi'nde bulunan Mozole ile ilgili kabartmaları Londra’ya British Museum'a götürmüşler. 

Bu yazıda ilginizi çekebilir👉
🏛Efes Artemis Tapınağı - İzmir-Selçuk 
"Nil'deki piramitlerin görkemli yapılarını ve Mausolos'un kudretli anıtını da gördüm. Ama sonunda, ne zaman ki o bulutlara doğru uzanan Artemis Tapınağı'nı gördüm; betim benzim uçtu!
ve dedim ki; "Helios'un gözleri, yüksek Olympos'un dışında, böyle karşılaştırmaya değer başka bir şey gördü mü?"
--- Sidonlu Antipatros MS 2. yüzyıl ---

Sidonlu Antipatros’un dediği gibi dillere destan güzellik ve görkeme sahip Artemis Tapınağı antik dünyanın mermerden yapılmış ilk tapınağıdır. Antik çağın mimari eserleri arasında “ilk anıt” olarak da anılır.  Tanrıça Artemis için Lidya’nın Zengin Kralı Croesus(Karun) tarafından finanse edilen bu tapınak dönemin en önemli mimarları tarafından tasarlanmış ve en ünlü heykeltıraşlarının bronz heykelleriyle süslenmiş. İnşası120 yıl sürmüş, 130X 68 metre büyüklüğe sahip Tapınak M.Ö 356 yılında adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir meczup tarafından yakılmış. Tanrıça Artemis’in, kendisi adına yapılan bu eski dünya şaheseri tapınak yanıp yıkılırken nerede olduğunu, ne yaptığını, neden olaya karışmadığını merak ediyorsanız söyleyeyim: Yangının çıktığı 20 ya da 21 Temmuz M.Ö. 356, aynı zamanda ünlü Büyük İskender’in doğduğu gündür ve tarihçi Plutarch’ göre Artemis bu doğumla yakından ilgilendiği için Makedonya'ya gitmiş ve kendi adına yaptırılmış bu tapınağa o gün göz kulak olamamış. Büyük İskender doğduğu gün kundaklanan Tapınağın yeniden inşası için Efeslilere yardım ve para teklifinde bulunmuş, Efesliler bu öneriyi geri çevirmişler ve  İskender’in ölümünden sonra M.Ö. 323 yılında Tapınağı restore ettirmişler. 
Hellenistik ve Roma çağları boyunca önemini koruyan ve antik dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçileri karşılayan Artemis Tapınağı zengin arazilere sahipmiş ve aynı zamanda banka işlevini sürdürmekteymiş. Bu nedenle MS 263 yılında denizden gelen Gotlar tarafından yağmalanan ve yakılan tapınakta asıl yıkım 400 yılından sonra gerçekleşmiş ve mermerlerin ve sütunların bir kısmı döneminde yapılan Selçuk'taki St.Jean Kilisesi, İstanbul'daki Ayasofya gibi Hristiyanlık yapılarının inşasında kullanılmış. Tapınak 1869’da İngiliz arkeolog J.T. Wood tarafından keşfedilip devamında da yapılan kazılarla ortaya çıkarılan bulunan tapınak kalıntıları İngiltere'ye götürülmüş. Halen British Museum’da sergilenen eserlerden geriye tapınağın yerinde sadece leyleklerin yuva yaptığı bir iki sütun kalmıştır. Tarih boyunca defalarca yağmalanan bu muhteşem yapıdan ne yazık ki bu hüzünlü görüntü kalmış günümüzde bizlere. 

🗽Zeus Heykeli - Olympia 
M.Ö. 432 yılında Yunanistan Olympia'da olimpiyatların şerefine tanrıların kralı Zeus adına bir tapınak inşa edilmiş ve içine de dönemin ünlü heykeltraşı Phidias tarafından  Zeus'u simgeleyen dev bir heykel yapılmış.
Tapınağa yapılan görkemli Zeus heykeli, özenle tasarlanmış olup 12 metre yükseklikte ve 7 metre genişliğindeymiş. Zeus tahtında oturmuş vaziyette yapılmış, başı tapınağın tavanına kadar uzanmaktaymış. Sağ elinde zafer tanrıçası olan Nike, sol elinde ise kartal kabartması olan asası ve metallerden yapılmış kakmalar bulunmaktaymış. Tahtın görkemi oldukça etkileyiciymiş. Üzerinde değerli taşların bulunduğu kakmalar, abanoz, altın ve fildişinden yapılmış. Tahtın üzerinde Yunan tanrılarının ve mistik hayvanların oyma olarak yerleştirilmiş figürleri bulunuyormuş. Zeus heykelinin derisi fildişinden, elbisesi, sakalı ve saçları ise altından yapılmış.Fildişi yapının Olympia’nın nemli havasından etkilenmemesi için,  tapınaktaki havuzda  bulunan yağla sürekli olarak yağlanmaktaymış.
Roma imparatoru olan I.Theodosius  tarafından 391 senesinde putperestlik suçlamasıyla olimpiyatlara son verilince Zeus tapınağı kapatılmış. Dünyanın yedi harikasından biri olan heykel, Yunanlılar tarafından İstanbul’a götürülmüş. Burada 462 yılında çıkan büyük yangında heykelde malesef yok olmuş. 1829 yılında Fransızlar tarafından Olympia’da bulunan heykele ait olan parçaların bir kısmı Paris’teki Louvre Müze’sine taşınmış.
🗻Büyük Giza Piramitleri - Keops
Giza piramit kompleksinin en eskisi ve en büyüğüdür. Dünyanın yedi harikasının da en eskisi, en büyüğü ve tek ayakta kalan eseridir. Mısır bilimciler, Giza Büyük Piramidinin Dördüncü Hanedanı Mısır firavunu Khufu için bir mezar olarak inşa edildiğine inanmaktadır. Piramidin yapımının 20 yılda tamamlandığı tahmin edilmektedir. Bu sürede eserin tamamlanabilmesi için günde ortalama 800 ton taş taşınması gerekmiş. Piramit, 2,3 milyon taş bloğundan oluşmaktadır. Yani eğer çalışmalar gece ve gündüz hiç durmadan devam ettiyse saatte 12 bloğun yerleştirilmesi gerekmiş. Yapıldıktan sonra 3.800 yıl boyunca insan yapımı en yüksek bina olmuş. Bu rekor 1300 yılında İngiltere'deki Lincoln Katedrali tarafından aşılmıştır. Ancak piramidi dünyanın yedi harikasından biri yapan sadece yüksekliği değildir. Mühendislik becerisi bakımından da olağanüstü bir eserdir. Bu eser Antik Mısır’ın mühendislik alanında ne kadar ileri gittiğinin de kanıtıdır. 4.000 bin yıl önce yapılmış olmasına rağmen piramit tabanında sadece 58 milimetrelik bir hata vardır. Simetrideki sorun ise sadece 15 milimetredir.

🗽Helios Heykeli - Rodos
Rodos Heykeli Yunan Güneş Tanrısı Helios’un bir tasviriymiş. Rodos’un Makedonlar'a karşı kazandığı zafer onuruna yapılmış. Ünlü Yunan heykeltıraş Lindos’lu Khares tarafından M.Ö. 294 ile M.Ö. 282 arasında 12 yılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Tarihsel referanslara göre 32 metre yüksekliğinde ve tunçtan yapılmış bir heykeldir. Heykelin bir ayağının limanın bir tarafında diğer ayağının limanın diğer tarafında olduğuna inanılıyor. Yine inanışa göre heykelin bacaklarının arasından gemiler geçecek kadar başarılı bir mimariye sahipmiş. Tanrı Helios'un elinde bir meşale tuttuğuna inanılan heykel bu görüntüsü ile Newyork’taki Özgürlük Anıtı'na da ilham kaynağı olmuş. 56 yıl ayakta kalan heykel, MÖ 226’da gerçekleşen ve şehrin de büyük hasar gördüğü depremde yıkılmış. Heykelin yıkılmasından sonra, Mısır Firavunu III.Ptolemaios'dan restorasyon için teklif alan Rodos sakinleri, heykelin bir şekilde tanrı Helios’u rahatsız ettiğini ve tanrının da heykeli yerle bir etmek için deprem yarattığını düşünüp korkmuşlar ve Delphi kahinine başvurmuşlar. Kahinin verdiği cevap ile bu yardım teklifini reddetmişler. Uzun yıllar harabe olarak kalan heykel, 654 yılında Arapların Rodos’u işgal etmesi ile tamamen ortadan kaldırılmış, heykelden kalan parçalar, Araplar tarafından Suriyeli bir Yahudi’ye satılmış. İnanışlara ve söylentilere göre heykele ait olan parçalar Rodos’tan Suriye’ye 900 adet devenin sırtında taşınmış.

🌴Babil’in Asma Bahçeleri -Irak
Babil'in Asma Bahçeleri MÖ. 605 yılında 43 sene Babil krallığı yapmış olan Nebukadnezar tarafından inşa edilmiş. Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken, ana vatanının yeşil tepelerini ve vadilerini özleyen eşi Kraliçe Amytis için inşa ettirmiş. Karısının şehrinin yapay halini yapmayı başarmış kral, bahçede birçok yapay dağlar, yeşillikler, teraslı bahçeler, akan sular gibi yapılara yer vermiş ve çok kısa bir sürede inşa edilmesini sağlamış. Tasvir edecek olursam; bahçeler bir piramit oluşturacak biçimde taraçalar halinde yükseliyormuş ve her taraçaya dünyanın dört bir yanından getirilmiş ağaçlar ve çiçekler dikilmiş. Bu bitkiler asıl yapıyı gözden saklıyor ve sadece havada asılı gibi duran bahçeler görünüyormuş. Su ihtiyacını karşılamak amacı ile de Fırat Nehri'nden pompalar ile su getirilmiş ve en üstte kurulu olan bahçelere kadar bu suların çıkması sağlanmış. Bahçenin etrafı 100 metre olduğu söylenen büyük surlarla çevrilmiş ve bahçenin içindeki kanallarda kayıklar bile yüzebilmekteymiş.
Bu muhteşem yapının, bugün Irak’taki Hillah adlı bölgede inşa edildiği tahmin edilmekle birlikte yeri tam olarak bilinmemektedir. Hatta Babil yazıtlarında asma bahçelerinden hiç sözü edilmemiş olması akıllara acaba bu dünya harikası hiçbir zaman gerçekten var olmadı mı sorusunu da getirmektedir.🤷‍♂️



Bu yazıda ilginizi çekebilir👉
🗽İskenderiye Feneri - Mısır 
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile Mısır’ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmış olan fener Büyük İskender’in komutanları Ptolemy Soter zamanında MÖ 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiş. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m yüksekliğindeymiş. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseği olmuş. Fener’in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıymış. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıp, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km mesafeden dahi görülebiliyormuş. Art arda gelen depremden sonra Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkılmış. 













































Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TANRILARIN TAHTI NEMRUT

KOMMAGENE KRALLIĞI VE NEMRUT DAĞI Bugün sizleri dünyada eşi olmayan, ‘Tanrıların Tahtı’ olarak adlandırılan Nemrut Dağı’na ve orada tüm haşmeti ve gizemi ile birlikte yükselen Kommagene Krallığı’na ait görkemli anıtlara götüreceğim. Eşi görülmemiş devasa boyutlarda heykeller ve 2000 yıldır antik dünyanın gizemlerinde saklı kalan bir krallık ve onların ölümsüzlüğü hedeflemiş kralları I.Antiochos… Adıyaman il sınırları içerisinde bulunan,1987 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne girmiş olan Nemrut Dağı, geçmişte ismi Anka Dağı olan Anti Toros dağ silsilesinin 2206 m yüksekliğindeki ‘Nemrut Zirvesi’dir. Nemrut Dağı’nı bu kadar değerli yapan, üzerinde bulunan antik mezar, anıtsal heykeller, mimari kalıntılar ve benzersiz manzarasıdır. Günümüzde Kommagene Krallığı’nın çekirdeği olarak Adıyaman’ı ve ardından da Gaziantep ve Kahramanmaraş illerini de içine alan bir coğrafyayı kapsadığını söyleyebiliriz. Geçmişte ise, batısında Kilikya yani Alanya’dan başlayıp doğuda İskenderun Körfez

Yaratılış Mitleri-2:Türk-Altay Mitolojisi - Her Şeyden Önce Su Vardı

Yer yoktu, kişi yoktu, bitki yoktu, hayvan yoktu…Yalnızca uçsuz bucaksız, kapkaranlık bir su vardı. Ve suyun üzerinde beyaz iri bir kaz kılığında uçan Bay Ülgen vardı. Kudret sahibi Ülgen, bu sonsuz su üzerinde kanat çırpmaktan ve derin yalnızlığından yorulmuştu. Bir şeyler yapma arzusundaydı fakat ne yapacağını, tanrı olduğu halde bu durumu nasıl değiştireceğini bilememişti. Bir gün o kapkaranlık sularda bir dalgalanma oldu. Ülgen suyun kaynadığı yere yöneldi. Suyun derinliklerinden tatlı, büyülü bir ses geldi. Önce şaşırdı Ülgen, sonra onunla konuştu: “Yalnızlık Tanrıya dahi ağır yüktür Bay Ülgen, bu derin yalnızlıktan kurtulmak istiyorsan yaratmalısın!” “Sen kimsin?” “Ben Ak Ana’yım.” “Göster yüzünü ve konuşmaya devam et!” Ak Ana, tüm güzelliğiyle suyun yüzünde belirdi. Işıltısıyla karanlığı aydınlattı, Bay Ülgen’i kendine hayran bıraktı. “Ben kendi dünyamdaydım ama gördüm ki tanrı olduğun halde yalnızlıkla baş edemiyorsun.” “Altımda kapkaranlık, uçsuz bucaksız su varken, durmadan b

İnsanlığın Kısa Tarihi🌍Sapiens

İnsanlığın bugüne kadar yaptığı yolculukta bana eşlik etmek ister misiniz?  Yuval Noah Harari'nin dünyada en çok satanlar listesine girmeyi başarmış ve büyük ses getirmiş olan, ilk insanlardan günümüz teknoloji çağına kadar, insan türünün evrimini inceleyen ''Sapiens'' adlı kitabının kısa bir özeti olarak hazırladığım bu yazımda, sizlerle kahvelerinizin eşliğinde keyifli bir hafta sonu okuması paylaşmak istedim. Umuyorum insanoğlunun bu kısa yolculuğu sizlere de keyif verecek. Hadi bakalım kahveler hazırsa☕ hayat maceramıza başlamanın zamanı geldi.😀 Bu kadar çok şeyi nasıl yapabildik? Sorunun cevabını öğrenmek için en başa dönelim. Yapılan araştırmalar evrenin 13,5 milyar yıl olduğunu göstermektedir. İnsanlığın ise bunun sadece 2.5 milyon yıllık kısmında var olduğu düşünülmektedir. Eski çağlarda hayatta kalma savaşı veren insan bugün dünyaya hakim egemen güç haline gelmiştir. İnsanoğlunun bu güce üç önemli dönüşüm sayesinde ulaştığına inanılmaktadır. İlki 70 bin