Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.”☕ Atasözlerine konu olan kahve; iyiliğin, sosyalleşmenin, paylaşmanın bir aracısı olarak hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri. Kahve bir tutku, bir alışkanlık.. Kahve dostluk, sohbet, keyif... Kahveler sunumuyla içimiyle renklendi, kokulandı, çeşitlendi... Tatlılar, pastalar, kekler, çikolatalar da kahveyle buluşup içtiğimizin yanı sıra yediklerimizde kahvelendi.☕🥮 İki bölümlük bir yazı dizisi ile sizlerle kahvenin hikayesini paylaşmak istedim. Kahvesiz bir hayatın yavan kalacağını mı düşünenlerdensiniz? O halde bir fincan kahve eşliğinde yazıyı sonuna kadar okumalısınız.😊☕📚 💫Sihirli Meyve olarak adlandırılan kahve ilk olarak Etiyopya (Habeşistan)'da 8. yüzyıl'da bir çoban tarafından keşfedilmiş. Bir rivayete göre ise Süleyman Peygamber kahveyi ilk bulan ve kahve çekirdeklerini kaynatıp içen ilk kişi. Bu içecekle hastaları da iyileştirdiği için kahve "Sihirli İçecek" olarak anılmaya başlanmış.
💫Kahve ilk keşfedildiğinde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapmış. Ekmek üzerine bir çeşit sos olarak tüketildiği de olmuş. 14. yüzyil'da ise çekirdekleri ateşte kavrulup ezildikten sonra kaynatılarak içilmeye başlanmış.
💫Kahve bize, Yavuz Sultan Selim döneminde Yemen Valisi Özdemir Paşa sayesinde gelmiş. 16. yüzyıl'da İstanbul'a getirilen kahve çok sevilmiş ve kısa zamanda itibarlı bir içecek olarak saray mutfağında yerini almış. Saraydan konaklara ardından evlere giren kahve halkın da fazlasıyla sevdiği bir içecek olmuş.
💫İlk kahvehane İstanbul'da Kanuni zamanında 1554 yılında Tahtakale'de açılmış, zamanla birbiri ardına kahveler açılmış ve 3. Murat zamanında İstanbul'da kahvehane sayısı 600'ü geçmiş.
💫Kahvehaneler, genellikle manzaralı yerlere köşk şeklinde inşa edilirmiş. Bazılarının ortasında bir havuz yer alırmış. Kahvenin yanı sıra nargile servisi de yapılırmış.
💫Eski kahvehanelerin birçoğu edebiyat, müzik gibi konuların konuşulduğu entellektüel buluşmaların yapıldığı kulüpler gibi kullanılmış. Hatta bu açıdan Avrupa kafelerinin atası olarak kabul edilirler.
Bu yazıda ilginizi çekebilir.👉
💫Türk kahvesi, şekeri piştikten sonra eklenmeyen ve telvesiyle birlikte ikram edilen bir kahve. Kendine özgü ritüelleriyle kahve kültüründe ayrı bir yeri var. Mesela eskiden Türk kahvesi genellikle şekersiz olurmuş. Ama kahve öncesinde veya sonrasında tatlı bir şey yeme ya da içme geleneği varmış. Tatlı olarak şerbet gibi içecekler kullanılırmış; reçel ya da lokumla da ikram edilirmiş.
💫Balkanlarda kadınlar Türk kahvesini şekerli içmeyi tercih ederlermiş. Zamanla farklı miktarda şekerle yapılan kahve çeşitleri çıkmış, kahvenin sade,yandan çarklı, orta gibi isimlerle anılmasının nedeni de buymuş.
💫Kahvenin yanında gelen suyun amacı ise damağı önceden kalmış olan farklı tatlardan arındırmakmış. Bu yüzden de kahveyi içmeden önce, tek nefeste bir bardak soğuk su içerlermiş.
💫Genellikle sabah, ve öğlen arasında içilirmiş. Türkçe günün ilk öğünü anlamına gelen "kahvaltı" sözcüğü de kahve içimi öncesi yenen şeyler anlamında kullanılırmış.
💫Eski kahve tiryakileri sert kahve severlermiş ve ağır ağır içerlermiş kahveyi. Bu yüzden hem kahvenin sıcak kalması hem de dudak yakmaması için kalın kahve fincanı tercih ederlermiş. Ayrıca kahve fincanında çatlak varsa içmez ve iade ederlermiş.
💫Kahvenin dibindeki kalın telve tiryakilerin çok hoşuma gidermiş. Kahvehanelerde ya yalayarak ya da parmaklarını fincana daldırarak yerlermiş ve bu ayıp sayılmazmış...
☕☕
2. Bölümde ise Avrupa'nın ve Dünyanın kahveyle tanışma hikayesinden; sanat ile ilişkisinden bahsedeceğim. Şimdiden keyifli okumalar.😊🙋♂️
Yorumlar
Yorum Gönder